Evlilik, insanoğlunun yaratılışında mevcut olan; fıtrî cinsellik ve birlikte yaşama/hayat arkadaşlığı duygusunun bir gereğidir.Yeryüzünün imarı ve neslin devamı ancak bu sayede mümkün olacaktır. Bu nedenle İslâm, evliliğin yükünü kaldırabilecek her erkeğin evlenmesini ister.Zaruret olmadıkça bekârlığı hoş karşılamaz. Yüce Allah, “…Size helâl olan kadınlarla evlenin…”nve “Bekârlarınızı evlendirin…” gibi emirlerle, insanları evliliğe teşvik etmektedir.
Çok sayıda hadis-i şerifte de Hz. Peygamber, evliliğin önemine değinerek gençleri evlenmeye teşvik etmiştir. Mesela, “Nikâh benim sünnetimdir. Bundan yüz çevirenler benden değildir.” demek suretiyle, evlilikten kaçanlar için, kendi yolundan ayrıldıkları anlamında bir ifade kullanmıştır. “Gençler! Sizden durumu müsait olan hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) çevirir ve iffetin korunmasına daha çok vesile olur.” hadisinde ise, iffetli olmada evliliğin rolünü belirtmiştir. Bir başka hadiste de, “Her kim evlenirse dininin yarısını tamamlamıştır…” buyurarak, evliliğin dini hayata olan müspet katkısına dikkat çekmiştir. Buna mukabil tebettül yani, insanlardan uzaklaşıp, bekâr kalarak kendini Allah‟a vermeyi yasaklamış, bekârlığı, gayri meşru ilişkilere sevkedebileceği nedeniyle, bir nevi fitne olarak tavsif etmiştir.
Şüphe yok ki evlilik, nefsin ve neslin korunmasına doğru atılan emin ve sağlam adımlardan biridir. Bu bakımdan ruhbanlıkta olduğu gibi insan nesli için bu yasaklanırsa, telafisi mümkün olmayan gayr-i ahlâkî hareketlerin tezahür etmesi kaçınılmaz olacaktır. Çünkü süresiz bekâr kalmanın, fıtrî ihtiyacın başka şekillerde karşılanmasına neden olabilmesinin yanında, sağlık açısından da sakıncalar doğuracağı izahtan varestedir. Ferdi ve toplumu birtakım hastalıklardan koruyup selamete ulaştırmanın yolu evlilik müessesesinden geçtiği gibi, derunî huzura kavuşmak da, büyük ölçüde evlenme ile mümkün olacaktır. Nitekim Cenab-ı Hakk bu hususa işaret ederek mealen şöyle buyurur: “Kaynaşmanız için size kendi(cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O‟nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.”
Allah Teâlâ bu âyet-i kerîmede, kadın ve erkeğin birbiri için yaratıldığını ve bu tür bir yaratılışın Allah‟ın kullarına bir lütfu olduğunu bildirmektedir. Bu, kadın ve erkeğin birbirinden uzak olmasının değil sağlıklı ve temiz bir zeminde beraber olmasının fıtrata daha uygun olduğunu göstermektedir. Öte yandan sağlıklı nesiller elde etmek, ancak bu nesillerin bir evlilik içinde meydana gelmesi ve anne babanın müşterek ilgi ve sorumluluğu altında büyütülmesi ile mümkündür. Böyle bir birliktelik içinde meydana gelmeyen çocuklar gerek sosyal, gerek psikolojik, gerekse ahlâkî bakımdan daha problemli olmaktadır. Ayrıca toplumsal ahlâkın korunmasında da kadın-erkek ilişkilerinin bir evlilik zeminine dayanmasının büyük önemi vardır.